İlimsiz Şiir Olmaz
“İlimsiz şiir esâsı yok dîvâr kimi olur ve esâssız dîvâr gâyette bî-itibâr olur.” (Fuzûlî)
Edebiyat tarihinde şiire dair söylenmiş çok söz vardır. Şair, kendi penceresinden şiiri yorumlamış, kâh duygularıyla kâh aklıyla şiirini şekillendirmiştir.
Şiirin özelliğinden olsa gerek şiirle yolu kesişmeyen kimse yok gibidir. Kimisi şiir yazar, kimisi şiir okur, kimisi şiir dinler. Şiirin tüm insanları etkilediği gerçeğinden yola çıkarak şiire dair düşüncelerin kılı kırk yararak söylenmesi gerçeğiyle karşı karşıya kalırız. Gençlik hevesiyle yazılmış şiirlerin sadece duygudan mürekkep olduğunu ve bu şiirlerin uzun ömürlü olamayacağı bir gerçektir.
Şiir yazmanın bir yetenek işi olduğu ve herkesin şiir yazamayacağı, yazsa bile okur kitlesinin çok sınırlı kalacağı aşikârdır. Şiir yeteneği olan kişilerin hem aklî hem de naklî ilimleri öğrenmeleri gerekmektedir. Çorak tarlaya buğday ekenler ile ilimden yoksun şiir yazanlar verim alamazlar. Toprağı suyla şiiri de ilimle buluşturmak gerekir ki güzel ürün/eser çıksın. Şiirlerini ilim ve marifetle besleyenler çağları delen bir sese sahip olurlar.
Mevlana, Yunus Emre, Fuzûlî, Bakî, Şeyh Galip, Mehmet Akif, Necip Fazıl’ın şiirlerinde derin bir mana görülür. Bu derinliği yakalamak için hem gönül kapılarını açmak hem de ilim deryasında yüzmek gerekmektedir. Şiire gönül verenlerin bilmesi gereken şeyin ilimsiz ve gönülsüz şiirin olmayacağı. İlim ve gönül aynı potada yoğrulduğu zaman şiirin lezzetine doyum olmaz.
Türk tarihinde birçok hükümdar şair idi ve şairlere de değer verirlerdi. Oysa günümüzde ne şair yönetici kaldı ne de şairlere verilen değer. Onca değerlerimizin tarumar olduğu günümüzde şiir de bu durumdan nasibini almıştır. Bir devlet, ne zaman ilim ve gönül adamlarına değer vermişse kalkınmış ve refah içinde yaşamıştır. Ne zaman ki cahil yöneticiler iş başına gelmiş ve cahiller değer görmüşse ülke yıkılmıştır.
Az sözle çok şey anlatmak başlı başına bir hünerdir. Bu hünerin sahipleri de şairlerdir. Şair, hakikat perdesini aralayan ve dehlizlerde izi kaybolmayan, aşk deryasında yüzerken gerçeklere kulaç atmasını ve düş ile gerçek arasındaki ince çizgiyi bilendir. Şair, şiir gibi yaşayan şiir gibi ölebilendir...
Kuşakkaya Gazetesinde Yayınlandığı Tarih:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder