27 Mayıs 2012 Pazar

Kelimeler ve Yaşam

         “Kullandığınız kelimeler, nasıl yaşayacağınızı belirler.” (Yunan Atasözü)

          İnsan doğduğu anda kelimeyle karşılaşır. Annesinin pamuk sesiyle gözlerini hayata açar. Körpe yavrusunu en içten, en samimi bir sesle karşılar anne. “Yavrum hoş geldin dünyama, iyi ki doğdun.”der. Bu cümleler annenin yavrusunu ne kadar çok sevdiğini, onun hayatına girmesinin yaşamını daha da anlamlandırdığını, gelişiyle büyük bir mutluluğu beraberinde getirdiğini anlatmak ister. Belki de çocuk doğmadan daha önce kelimeyle karşılaşmış da olabilir. Ana rahminde anasından ya da çevresinden gelen seslerden etkilenme olasılığı her zaman  vardır. 
Bir çocuğun yetişmesinde en büyük görev anneye düşmektedir.  Çünkü anne her zaman çocuğunun yanındadır. Dertleriyle dertlenir, sevinçleriyle neşelenir. Annenin eğitim düzeyi kuşkusuz çocuğun eğitimini etkileyen faktörlerin başındadır. Çocuk anadan öğrenir dili. Ana dili denilmesinin nedeni de budur. Çocuk babayla tanışır sonra. Onun  çocuğuna yaklaşım tarzı çocuğun hayatında kalıcı izler bırakır. Kültürlü bir baba çocuğunun da kültürlü olması için ne gerekiyorsa yapar. 
Çocuk zamanla çevreden etkilenmeye başlar. Anne babasından aldıklarıyla çevreden aldıkları çatışmaktadır. Anne baba yalan söylemenin, hırsızlık yapmanın, küfür söylemenin kötü bir davranış olduğunu anlatır; ama çocuk çevresinde gördüğü kötü şeyler karşısında bocalamaya başlar. İnsan kötü olana meyilli olduğu için çocuk hata yapacaktır; anne baba da çocuğunu uyaracaktır. Tabi ailenin kullandığı dil çocuğunun olumsuz davranıştan vazgeçmesinde çok önemli bir işlev üstlenecektir. Eğer baba yalan söyleme derse hiçbir etkisi olmaz. Yapacağı şey her zaman doğru konuşmak ve çocuğuna önce örnek olacak davranışları sergilemektir. Ailede yalan söyleme alışkanlığı varsa çocukta yalan söyleyecektir.
Okul yaşamı boyunca değişik öğretmenlerle karşılaşacak ve onların kullandığı kelimelerden etkilenecektir. Zamanla kendi cümleleriyle düşünecek, düşünceler eyleme dönüşecektir. Sonra düşünceler kişinin kaderi olacaktır. 
İnsan çok şey düşünür ama bunu dışarıya yansıtmaz. Kişiler, olaylar ya da fikirler hakkında bir sürü kanıya sahip olsa da bunların ne kadarını konuşabiliyor, yazabiliyor. Yazılan ya da konuşulan her kelime bir gün karşınıza çıkacaktır sizden hesap sormak için. “Söz, ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir, çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz.” sözünden hareketle iyice düşünmeden konuşmamalıyız. Güçlü eylemler ancak güçlü söylemlerden çıkar.  Güçlü söylemler güçlü fikirlerden çıkar. Söylem ve eylem  aynı tutarlılıkta olmalıdır. Yoksa ne kendinizle barışık olursunuz ne de toplumla.
Kelimeler canlıdırlar, yaşamın tüm renklerini barındırır içinde. O, ruhumuzdan üfürdüğümüz gerçeğimiz, dünyamızı aydınlatan veya söndüren güneşimizdir. Kelimeler olayların can damarıdır, onlar olmazsa heyecanlarımız da olmazdı.  Sevgi ve yergiyi onda bulursunuz.  Bazen bir yanardağ olurlar; artçı sarsıntılarının etkisi yıllarca sürer. Aşk olurlar ve uğruna ülkeleri fethe çıkarlar. Başınıza bela olabilir ya da yağmur olup üzerinize yağabilir. Kelimler kaderimizin anahtarıdır; bizi rezil de eder vezir de. Hem nasihat hem musibettir.  Yazdığımız zaman başımız ağrır, konuştuğumuz zaman kalbimiz, sustuğumuz zaman vicdanımız. Kelime, kimine göre hayatın anlamı kimine göre de hiçbir anlam ifade etmez.


          Kuşakkaya Gazetesinde Yayınlandığı Tarih: 31 Mayıs 2010 Pazartesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder